Anomi Anarşiye Geçişte Supaptır

Bildiğimiz bir hikayeden başlayalım. Yunanca “-ın olmaması” anlamına gelen “an” kelimesi ile hükümdar, otorite sahibi anlamına gelen “archos” kelimesinin birleşmesinden gelir anarşi kelimesinin kökeni. Benzer şekilde anomi kelimesinin kökeni de az önce açıkladığım “an” kelimesi ile kanun, kural anlamına gelen “nomos” kelimesinin birleşmesinden gelir.Anarşi tanımına benzer şekilde anomi de kuralların, kanunların olmadığı bir hali anlatır.

Ünlü Fransız sosyolog Emile Durkheim “anomi” kelimesini toplumsal kurallardan kopma anlamına gelen ve toplumun değerlerine yabancılaşma sonucu oluşan bir hastalık olarak tanımlarken kelimenin özüne sadık kalanlar bunun bir hastalık değil de başkaldırının sonucu oluşan bir bunalım olabileceğini de söylediler. Tam bu noktada anarşistlerin şiddetle reddettiği bir kanı oluştu. Anominin anarşizmin bir bileşeni veya önkoşulu olduğuna dair. Anarşistlerin reddetmesinin nedeni anominin kanuna, anarşininse kanunu uygulayana karşı çıkmasıydı. Arada hakikaten önemli bir nüans var. Eğer kurallara topyekûn karşı çıkılırsa bu eşgüdüm denen karşılıklı onayla oluşan ve birey olarak yaşayamayan insanın toplumsal yapıdan faydalanmasını sağlayan yapıyla da karşı karşıya gelinecekti. Zira anomi tanımlarında eşgüdüm de bir kurallar zinciri kabul ediliyor ve anomiye referanslarda “discordianism” denen eşgüdümsüzlük dini çok sık geçiyordu. Bu uzlaşamama durumunun altında neyin kural olup neyin olmadığından ziyade anarşinin iktidarın olmadığı ancak toplumun birlikte hareket ettiği bir düzen olarak tanımlanmasının karşısında anominin bireylerin toplumdan ve kurallarından tamamıyle kopması sonucu oluşan bir hal olarak tanımlanması yatıyordu.Bu kısa yazı bu uzlaşamazlığın altını kazımayı amaçlamaktadır.

Anominin nedenleri konusunda farklı gruplar farklı fikirler belirtirken anominin tek bir nedeni olmadığı düşünülürse hepsinin doğruluk barındırdığı kabul edilebilir. Durkheim anominin toplumun çok büyük bir toplumsal değişim sonucu girdiği tepkisel bir hal olduğunu söylerken yukarıda bahsedilen eşgüdümsüzlük dini taraftarları anomiyi farklı nedenlere bağladı. Dinin kutsal metni “Principa Discordia” yani Eşgütmeme Prensibi’nde yer alan “Law of Eristic Escalation” yani Eristik Artış/Patlama/Tırmanma Kanunu’na göre düzen diretmesi/dayatması arttığı müddetçe düzensizliğe eğilim tırmanır – bu noktada kanunun termodinamiğin ikinci kanunu ile benzerliği dikkat çekicidir-. Discordia dinine göre anomi toplumun kanun/kural dayatmaları sonucu ulaştığı bir devrim sonrası patlama halidir. Anomi halinde toplumun kurallara güveni kalmamış ve her türlü kural bireylerce reddedilmiştir. Dikkat edilmesi gereken nokta anominin toplumun tamamında gerçekleşmek zorunda olmadığı ve anomi halinin gerek halk dilindeki anlamıyla gerek asıl anlamıyla fazla kaotik bir ortam oluşturacağıdır ki halk dilindeki kaos kelimesinden muzdarip anarşistlerin anomiye kendi görüşlerinde yer vermemelerini sırf buna bile bağlayabiliriz.

Anarşistlerin tahakkümü durdurma mücadelesinde topluma kelepçelerini göstermeleri şarttır. Çünkü tahakkümün farkına varan birey başka hiçbir şeye gerek duymadan tahakkümü yapanlara ve düzene karşı tutum alacaktır. İşte bu kelepçeleri fark etme durumu topluma tıpkı iktidar odaklarının baskıları gibi kuralların da zincirleyici olduğunun anlaşılmasına neden olur. Bu noktada elde edeceğimiz hal anomidir. Anomi halinde toplumun durumu oldukça ön görülemez ve bunalımlı olacaktır. Yanlış anlaşılmaları engellemek için burayı biraz açalım. Anarşiye geçiş sürecini incelemek için kölelik durumunu ele alalım mesela. Köleler köle doğdukları için köle oldukları düşüncesinin sakatlığını görüp köleliği özgürlüklerinin ihlali olarak gördüklerinde anarşiyi arttırmak için tavır alacak ve nihayetinde prangalarından kurtulacaklardır. Ancak uzun süredir uydukları kuralları bir anda yok saymaları o anki özgürlük durumlarını bir devrimin meyvesinden ziyade bir bunalım hali olarak görmelerine neden olur. Bu anomi halinin bunalımlı olma nedeni toplumun yeni kurallar koyup koymamakla ilgili sorunlarından kaynaklanır. Kuralların yıkılmasıyla oluşan anominin getirdiği bunalım sert ve tehlikeli bir iktidarsızlık halinin oluşmasını engelleyecek ve, kuralsızlığın rahatsızlığı, zaten kurallara cephe aldıkları için, tam da kaldırabilecekleri ve gerek duydukları ölçüde kural konulmasıyla aşılacaktır. Bu kurallardan hiçbiri toplum için gereksiz değildir ve bu kuralların bir tanesinin dahi uygulanmaması daha sert bir iktidarın oluşmasına neden olacaktır. Kuralsızlığın kural oluşturması yani anominin bunalımlı durumu anarşi için bir geri adım olarak görülmemelidir aksine; anomi anarşiye geçişte başarısız ve tehlikeli hareketleri engelleyecek bir supap, anarşiye geçiş sürecini koruyacak ve termodinamiğin ikinci yasasında olduğu gibi daha fazla bir düzensizlikte dengenin uzun vadede korunmasını sağlayacak bir etmen olacaktır.

1 comment:

Mehmet Doğan said...

Önceki yazına göre daha iyi bir anlatımın var, konunun bütünlüğünden çıkmadan tam olarak ele almışsın. Ana fikri de iyi anlattığını düşünüyorum.
Kavramların çok fazla kullanıldığı bir yazı olduğundan bir takım tehlikeli karıştırmalar yapılabilir. Örneğin, “başkaldırının sonucu oluşan bir bunalım” ile anlatılmak istenen iki şey olabilir: Birincisi, toplum kurallarının var olduğu ortamda, kişinin bu kurallara yabancılaşması ve başkaldırması ile, aynı zamanda bu kurallara uymak zorunda olması durumunun getirdiği bunalım. İkincisiyse, kişinin isyan ile bu kurallar bütününün gerçekliğini yıkıp, oluşan yeni ortamda alışkanlıklarının geçersiz olması durumunda düştüğü bunalım. Sen ikincisini kullanıyorsun yazının devamında.
“Durkheim anominin toplumun çok büyük bir toplumsal değişim sonucu girdiği tepkisel bir hal olduğunu” söylüyorsa, bu gibi durumlara tarihte sıkça rastlandığından, aslında ne olmuş olduğunu da inceleyebiliriz. Yani, anomiyi sadece, iktidarın yıkılması sonucu ne yapacağını bilemeyen insanlar olarak almamıza gerek yok. Toplumsal yapıda aniden köklü bir değişim görüldüğünde insanların verdikleri tepkiler de bunu anlamamıza yardımcı olabilir. Bir işgal hali, veya deprem sonrası durum, insanların alıştıkları yapının yok olması kısaca. Kuralsızlık hali, yani ne yapılacağının tek tek bireylere kaldığı ve başka hiçbir sınırlamanın olmadığı durum, anominin özel bir durumu olarak düşünülebilir. Yalnız, bu genişletilmiş tanım, sözcük anlamına uymaz, o ayrı.
“Discordia dinine göre anomi toplumun kanun/kural dayatmaları sonucu ulaştığı bir devrim sonrası patlama halidir.” Burada devrim sonrası patlama hali değil de, devrim sonrası hal demeliydin sanki. Patlama devrimin kendisi zaten. Bu olguysa gayet mümkün görünüyor. Örneğin bir linç topluluğunu ele alalım. Kişi sayısı arttıkça ahlaki sorumluluğun azaldığı ve her türlü şiddet eyleminin meşru görüldüğü bir topluluk. Bu topluluğun üyeleri, devrim sonrası hakkında fikirlere sahip olmayabilirler, ama bir anlık bir patlamayla devrim yapabilirler. Linç topluluğunu örnek vermemin nedeni, cahil bir topluluk olması. Yani, bir patlama olup, bu kendiliğinden devrime dönüşürse, ne yapacağını şaşırmış insanlar ortaya çıkabilir. Ya da Manderlay’deki gibi, kişilerden bağımsız bir şekilde iktidar yok olabilir. Bu durumda da kişiler ne yapacaklarını bilemezler. Tam bir karmaşa hali.
“İşte bu kelepçeleri fark etme durumu topluma tıpkı iktidar odaklarının baskıları gibi kuralların da zincirleyici olduğunun anlaşılmasına neden olur. Bu noktada elde edeceğimiz hal anomidir.” Durumun bundan ibaret olmadığını düşünüyorum. Yani, evet zincirleri var, ama zincirlere ihtiyaçları da var. Bu nedenle, herhangi bir gerçek devrimci hareketin, devrim sonrası ne yapacağını planlamadan işe girişmesi bana mümkün görünmüyor. Yukarıdaki genişletilmiş anlamıyla anomiyse, daha çok kendiliğinden olan ani toplumsal değişimlerde görülür gibi geliyor.
Böyle bir durumun ise anarşist kolektif bir yapıya hizmet edeceğini düşünmüyorum. Bu durumda anomiden çok etkilenmeyen bir kişi veya kişiler tekrar iktidarı ele geçirebilirler. Anominin herkesi aynı şekilde etkileyeceğini varsaymışsın. Gerçekten, toplumdaki her bireyin özgürlük isteğiyle devleti yıktığı bir ortamda, zaten toplumdaki amacı ‘başkalarına üstünlük kurma’ olan birey kalmamış demektir. Bu durumdaysa, kişiler ne yapacaklarını biliyor olurlar ve uyumlu bir toplumu kısa sürede kurarlar. Yani, şiddetli iktidarsızlık halini önleyen anomi değil, bireylerin bilincidir. Eğer ortak bir bilinç yoksa, şiddetli iktidarsızlık hali, iktidarı elinde toplayan bir grubu zaten oluşturur, anomi buna engel olamaz.
Tabi, bütün bunları çok iyi düşünmek ve ayrıntılı teorize etmek gerek. İyi bir başlangıç oldu senin yazın.