Uymak ne sihirli kelime…
İlk kez aşık olmuyorum. Daha önce de benzer bir şekilde aşık olmuştum ne var ki, o seferde platonik olmadan öteye gidemedim.
Sonraki görünürde başarılı ilişki girişimlerim tıpkı önceki gibi bir aşık bulabilince mutlu olacağımı sanmama neden oldu. Ama gerçekler öyle bir hale getirdi ki beni her şeyimle titriyorum şu an. Elimde ya yok saymak ya da ucu görünmeyen bir yasa merhaba demek var.
Halbuki öyle güzeldi ki hayallerim.
…
Üç ay oldu otobüste tanıştığımız günden bu yana. Tüm ruh halimi sanırım bir daha ulaşamayacağım mutluluk seviyesine taşımıştı o gün ve sonrası ve birbirimize bağlanmamız. Sanki cinsel istekle dolu iki ergenin bir anda tutuşup birleşmesi gibi daha ilk görüşmemizin ardından birbirimizi sevmeye birbirimiz koklamaya başladık.
Bir kadın vücudunun beri bu kadar etkileyebilmesini yalnızca cinselliğe bağlamak körlük olur. Ben onda, ona hediyeler alacağım, sabahlara kadar konuşacağım, birlikte ağlayacağım, tenimiz kızıllaşıncaya kadar sevişeceğim kızı gördüm.
Ki bana bunu biri anlatmıştı. Kızın kendisini sevdiğimizi sanırmışız ama aslında aşık olduğumuz onun tanımadığımız karakterine ve bir anlık da olsa hayran olduğumuz dış görünüşüne giydirdiğimiz karaktermiş. Giydirmek…
İlişkimizin ilk ayına baktığımda hayallerimden apayrı ama hayallerimdekinden de mutlu anlar hatırlıyorum. Belki ilk zamanlardaki sinir bozucu sessizliğimiz o “biri”nin savını destekliyordu ama ben aramızda hiç de dediği gibi olmayan bir uyum olduğunu düşünüyordum.
Uyum ne sihirli kelime hakikaten... Özellikle gülerken saçları ona çok uyuyor. Konuşurken de dudaklar, bakarken gözleri… Tüm duruşunda açıklayamadığım ama göğüs kafesimin içinde bir yanma hissi oluşturan bir uyum var.
Bazen, sık değil ama bazen, ona yakışıp yakışmadığımı düşünürdüm. Her haliyle benim gibi biriyle olmaktan fazlasını hak ediyor gibiydi. Ona çok fazla değer verdiğimi düşünülebilir ama aşkı acı çekerek öğrenmiş ve sonra bu tarafta hiç mutlu olamamış birinin bulduğu aşkı mutluluğu böylesine tabulaştırması doğal değil mi?
Tabi tüm bu dediklerim o sihirli o güzel o uyumlu bir ay için.
Onda değişiklikler olduğunu ancak bir olay neticesinde öğrenebildim. Başarısız sevda girişimlerimden biriydi Jülide. Bizim bölümden hala çok iyi tanıyamadığım bir kız. Kendisi için hiçbir çekince duymadan sadece şımarık diyebilirim ama on beş gün kadar birlikte zaman geçirmemize rağmen hangi film türlerini sever onu bile bilmem. Onunla bir yere oturduğumuzda, hatırladığım tek şey, bol kalorili yiyecekler alıp bölümümden herhangi bir insanla yapacağım en lüzumsuz konularda konuşup sıkılınca onu bunu çekiştirmemiz. Daha doğrusu o çekiştirir ben dinlerdim. Sonra beni terk etti. Ama ortada terk etmekten ziyade bir uyuşamama durumu olduğunun o da farkındaydı. İlişkimizden sonra bana tavrında bazı tuhaflıklar oldu. Sanki kendine çeki düzen versen de yeniden başlasak der gibi. Ya da bilmiyorum asıl konudan uzaklaşmak için yazdığım bu kısımları sırf sürdürmek için gereksiz tahminlerde bulunuyorum sanki.
Benimki bir gün bana gelip Celil’in kendisine meyilli olduğunu söyledi. O anı hatırladım da şimdi, “uyum güzelliği”m bana en yakın arkadaşımın kendisine karşı duygusal bir şeyler beslediğini söylüyor. İlk anda çok tuhaf bir şekilde kıskanma duygularım birikti. Tuhaf çünkü ne ortada bir olay vardı ne de Celil o karakterde bir insandı. Aklımı topladığımda kendimi daha da kötü hissettim. Çünkü doğruysa kötü yalansa çok daha kötüydü. En yakın arkadaşım hakkında iftirada bulunan bir kızla ilişkimi nasıl sürdürebilirdim? Gittim Celil’le baş başa konuştum. Beni sakince dinledi ve böyle bir şeyin olmasından şüphe etmemin bu kıza ne kadar bağlandığımı gösterdiğini söyledi. Bilge ve karakterli olmak için mi doğdu ki bu adam? Daha sonra benimkiyle Celil’i yüzleştirdim. Kulağa kötü bir hamle gibi gelebilir ama bir sevimsizlik olmadan böyle bir şeyin olmadığını Celil gayet ikna edici bir şekilde anlattı. İşin güzel yanı korktuğum gibi bu benimkinin bir iftirası değil Jülide’nin iftirasıydı. Artık Jülide bu kızın aklına nasıl girmiş bilmem. Ama sonuçta olay tatlıya bağlandı. Benimki bir süre Celil’e karşı çekingen davrandı tabi. Bu arada Jülide’yi üçümüz de defterden sildik. Tüm bu çocukluktan sonra Celil benimkinin ne kadar iyi olursa olsun kız olduğu bu tip iftira dedikodu durumlarının onların mayasında olduğuna dair garip şeyler söyledi. Bu konuşma pek hoşuma gitmemişti ama olayı daha da uzatmak istemedim. Hakikaten çocukluk…
Peki sonra ne oldu? Bu sabaha kadar olan biteni hatırlayamıyorum
…
İroni
Celil’in yaklaşık bir saat önce kulağıma eğilip dediği buydu.
Celil, ben ve o, üçümüz, bir kafede gireceğimiz filmin seansını bekliyorduk.Öylesine konuşuyorduk, nasıl olduysa artık, konu ne kadar az baş başa kaldığımıza geldi. Celil bununla ilgili bir filmden bahsediyordu sanırım. Sonra ben dönüp sormuştum. O an öylesine sorduğum sorunun bana Celil’e fazlalık muamelesi yapmaktan başka bir sorun oluşturmayacağını düşünmüştüm. Ancak öyle olmadı.
Bir anlığına lavaboya gittim, geri döndüğümde ikisinin kahkahalarla bir şeyler konuştuklarını fark ettim. Durdum. Onları izledim bir süre. Celil’in yüzünü göremiyordum ama benimkisin yüzü öylesine canlıydı ki. Adeta otobüste ilk tanıştığımız zamanki gibiydi. Aniden bir huzursuzluk sardı bedenimi. Vesveseye kapılmış biri gibi hemen kovmaya çalıştım bu huzursuzluğu kafamdan. Masaya döndüm. Ama içimdeki huzursuzluk geçmemişti. Garip bir kıskançlık gene tüm bedenimi kaplamıştı. Her gülüşünde bir art niyet arıyordum. O kadar hızlı gelişti ki bu, aynı gülüşlere on dakika önce mutlulukla şimdi ise büyük bir huzursuzlukla bakmam vücudum titremeye başladı. Şimdi biraz sakinken ancak fark edebiliyorum ki bir anda bütün vücudumla oluyormuş gibi görünene karşı tepki gösteriyordum
Gittiğimiz film amerikan animasyon dizilerinden birinin, en sevdiğim sevdiğimin, uzun metrajlısıydı. Bu filmleri diğer filmler gibi heyecanla izlemesek de katıla katıla gülerdik. Katılmak bir yana yüzümdeki soğuk ifadeyi bile atamadım.
Girdiğim en sıkıcı filmde bile bu kadar sıkıntıyla antrakt olmasını beklememiştim. Antrakt olduğu gibi kendimi dışarı attım. Bahanemin hastalık olduğunu davranışlarımla belirterek gidiyorum dedim. İşte tam ayrılırken Celil kulağıma eğilip bunu dedi.
İroni
Ne demek istediğini anlamaya niyetli değilim.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment