Dümdüz caddenin sonu görünmüyordu. Seyrek düşüyordu yağmur damlaları ve henüz asfalt ıslanmamıştı. Beklenmedik yağmur şiddetleneceğe benziyordu, kaldırım üzerinde insanlarda bir hareket başladı. Ve sanki yağmur başlayınca birbirlerine bakmayı bıraktılar tamamıyla. On dakika önce gözleri kesişiyordu hâlbuki. Bazen bakışmaya terfi ediyordu bu kesişmeler. Ve sonuçsuz süzülmeler oluyordu bazen tutkulu üniversitelerin heyecanlı öğrencileri arasında. Ama yağmur hızlanmaya başlamıştı bir kere. Artık hızlanmalıydı. Ve bir yere varamayan bakışlar ertelenmeliydi. Az sonra yağmur daha da hızlandı ve derneğin bahçesinden toprak kokusu yayılmaya başladı etrafa. Caddenin araba lastiği ve haşlanmış mısır kokan havası bir an arınıvermişti. Ve hızlandıkça hızlananlar arasında gönlü en pırpır olanlar biraz yavaşladılar tam da orada. Bu kokuyu duymak o bakışmalardan daha çok zevk verir kimisine. Kimisi ise toprağa dokunmak ister. Sevgiliye dokunmakla toprağa dokunmak bu açıdan birbirine benzer aslında. En aceleci anınızda aşina bir koku bir anlık sarmalayıverir sizi ve o an zaman yavaşlar. Dokunmak vaktidir çünkü. Bir nefes alırsın ve içini yakar, bir nefeste çıkarırsın heyecanını. Anı yaşamanın zamanıdır.
Yağmuru izler tatlı rüyalar. Caddeden biri rüya görmeye başlar. Cadde sanki sonsuzluğa giden bir yol. Üzerinde basit bir elbise ve etraf aydınlık. Bir şarkı mırıldanmakta büyük bir keyifle. Her söz ağzından çıkmıyor da içine çekiyor sanki sözcükleri. Her cümlenin sonunda acıyla karışık bir keyif. Adeta güneş gibi duygu boşalıyor böğründen. Hissederek yürüyor sonsuzluğa doğru. Şarkıyı mırıldanmaya devam ediyor. Ve şarkının tam da o yerine gelince gözleri doluyor… Şimdi yanında biri beliriyor. Şimdi başka biri. Aynı şarkıdan aynı şekilde duygulanmışlar. Aynı şeyi istediklerinden emin, bir yolda yürüyorlar. Ve yolda yürümekten çok birikte şarkı söylemekten keyif duyuyorlar. Sonsuz bir iyilik yolun sonunda, onlar birbirlerinin sevgilerini içiyorlar. Gözyaşları açıyor yollarını. Ve sanki sürekli son sigaralarını paylaşıyorlar. Yürüyorlar yolda, her yürekte ayrı heyecanla. Sonsuzluğa hiç ulaşamayacaklarını bilseler de yürüyorlar. Sonsuz iyilikler olmasa da yürüyorlar. Ve gerçek olanda acılarıyla bıkkınlıklarıyla çaresizlikleriyle onca insan onlara gülse de yürüyorlar sadece yürüyorlar.
Yağmur ve kokuyu izliyor güneş. Dünya şimdi arınmış ve cadde tertemiz. Ne mısır kokuyor artık ne araba lastiği. Şeker bulmuş çocuğun neşesi kokuyor her taraf. Adam akıllı sevişmiş sanki caddedeki herkes. Berraklık ve huzur yayıyor hava. Utanılacak yanlarını kapıyor güneş yoldaşların. Şimdi herkes emin adımlarla devam ediyor yollarına. Sırtlanıyorlar kederin yükünü bir daha. Ve mantıkları ve gerçekler çıkıyor yine ortaya. Çocuk kaçıyor sevgili kaçıyor. Mısır kokuyor yine etraf. Ve asfalt berraklığını yitiriyor. Dönmeye başlıyor yine dünya…
No comments:
Post a Comment