Çoğu zaman gerilim yaşadığımızı düşünüyorum. İnsanın varlığını eyleyebilecek özgürlüğe sahipken, eyleyebildiğimizden öte olanların baskısıyla yaşadığımız gerilim şöyle dursun. Benim şimdiki kastım dışsal baskıdan kaynaklanmayan içsel gerilim.Yani özgür insanın özgürlük alanının içinde yaşadığı gerilim.
Açayım biraz; tek bir benlik için yeterince basit öyle deneyimler vardır ki, dış baskıdan bağımsız olarak isteklerimiz çatıştığını gözlemleriz. (İşte böyle anlarda benim gibiler özgürlüğün zor zanaat olduğunu anlar.) Yalnız bu arada dışın nerede başladığını anlamak gerek. Sorum için; dış, nedenini bildiğimiz dolayısıyla benliğimizden bağımsız olduğuna emin olduğumuz şeylerdir. İçinse nedenini bilemeyebiliriz. Nedenini bilmediğimiz ve iç olmadığına dair başkaca bir neden bulamadığımız şeylere de iç deriz. Temelde iç dış ayırımımız da benliğimize dair – benliğimizden bağımsız ayrımıdır. Birkaç örnek verelim; acıkmak dışsaldır (nedeni belli, benlikten bağımsız) , çiftleşmeyi istemek dışsaldır (nedeni belli, benlikten bağımsız), herhangi bir karşı cinse karşı hissedilen duygu dışsal ve içsel öğeler taşır (en az bir neden belli <cinsellik dürtüsü>, bu neden benlikten bağımsız; diğer nedenler belirsiz), bir kitabı okumayı istemek içseldir (nedeni belli denebilir, benliğe dair) , birinin bize çay koydurması dışsaldır (nedeni belli, benlikten açıkça bağımsız).
Benim derdimse içsel iki şeyin çatışması. Bir insanın aynı anda hem arkadaşlarıyla sohbet etmek istemesi hem de film izlemek istemesi gibi.
Bu çatışma yani başta tanımladığım haliyle gerilim, sorunluluk şüphesi taşıyan özgürlük yetisine sahip olmamakla mı açıklanabilir? Yoksa bu gerilimin nedeni insanın kendisini tanımaması mıdır? İstekleri parçalayıp güdülere ve dahi dürtülere indirirsek aslında böyle bir gerilim olmadığını mı keşfederiz?
Cevap değilse de içimde kalmasın söyleyeyim : Özgür olmanın her insanın yetisi olmadığına dair klasik söylemleri belki duymuşuzdur. Ama bunu söyleyip de insanları özgürlüğü becerebilenler ve özgürlüğü beceremeyenler diye ayırmak ne gerçeği açıklamış olmanın o ani ve yoğun hazzına ne de genel anlamda huzura erdirebiliyor beni. Gerçeği açıklayamadığımı, seziyorum sadece ve bu sezgiden de şüphe duymuyorum. Çünkü bu sezginin nesnesi zaten sezen. Genel anlamda huzura gelince; herhalde bir benlik için özgür olma yetisine sahip olmadığını düşünmek kadar istenmeyen her tarafımızın dehşete düşmesine neden olan başka pek az şey vardır. Belki de özünde sorunlu bir düşünme tarzı. Ama özgürlüğün temel felsefi niteliklerini bile kurcalamadan girdiğim bu yazıda özgürlük yetisine dair bir sorgulama suya yazı yazmak gibi olur. Bu nedenle yazdıklarımı ciddiye alıp cevap verirsiniz diye düşünüyorum